Yoganın Güçlü Bir Savunması : YOGABİJA
- Sevcan Sanver
- 26 Eki 2021
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Eki 2021

Günümüzde sağlıklı bir beden ve zihne sahip olma yöntemlerinden biri olarak bilinen Yoga, farklı kültürlere ve dönemlere, ihtiyaç ya da pazarlama yöntemlerine göre yaygınlaştıkça çeşitlenmiştir. Bu çeşitlilik, daha fazla kişiye herhangi bir seviyeden ya da sebepten ötürü ulaşmış, daha fazla bireyin kendini tanıması ve sağlıklı kalma çabası içine girmesini sağlamıştır. Yoganın günümüzdeki evrenselliği, ortalama 2.000 yıl öncesine denk gelen Klasik-Öncesi Yoga dönemindeki katı kast kuralları ile kıyaslandığında şaşırtıcıdır. Bu dönemde yoga bilgisi yalnızca belli bir kasta mensup eğitimli kişilerce uygulanıyorken, halkın uygulaması katiyen yasaktır; ta ki Klasik Dönem’in etkin isimlerinden Patanjali, herkes için bir Yoga sistemi geliştirip, paylaşana kadar. Önemli antik yoga bilgilerinin doğduğu, yayıldığı, kaybolduğu, sözle, yazıyla korunmaya çalışıldığı, geliştiği, değiştiği birçok dönem mevcut. Bu dönemler ayrıca paylaşmaya değer. Her gün yeni bilgiler gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. SOAS Londra Üniversitesi ve Marburg Üniversitesi'nde düzenlenen 'Light on Hatha Yoga' projesi kıdemli araştırma görevlisi Dr. Jason Birch, gün yüzüne çıkan yoga ile ilgili yeni bir antik metnin izinden gitmiştir. Bu metin Yogabija’dır. Dr. Birch’ün bu incelemesi kayıp tarihe ışık tutmayı sevenler için Dr. Graham Burns tarafından derlenmiştir.*
SAVAŞA BİR KILIÇLA MI, YOKSA KILICI KULLANMA BİLGİSİYLE Mİ GİDERDİNİZ?
Hatha Yoga, yoga geleneği içinde bilinen en eski uygulamadır. Hindistan’da 11. yy sonlarına doğru geliştiği düşünülen Hatha Yoga, bilim adamları tarafından keşfedilen sayısız antik metinler ile yeniden ele alınmaktadır. Keşfedilen bu metinlerden en sonuncusu, Hatha Yoga hakkında en önemli on metinden biri olarak kabul edilen Yogabija’dır. Yogabija, kendi başına oldukça ilginç, yenilikçi ve aynı zamanda Hatha Yoga ismine atıfta bulanan en eski metinlerden biridir ve günümüze kadar başka bir kopyasına rastlanmamıştır. Orijinal metnin hazırlanış tarihi ve yazarının kim olduğu sırrını korumaktadır. 15.yüzyıla ait Hathapradipika metnindeki birçok bölümünün Yogabija’dan alıntı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle orijinal metnin 15.yy öncesine ait olduğu düşünülmektedir. Dr. Jason Birch şimdiye kadar sırrını koruyan ve günümüz öğretilerinin temellerinden bahseden Yogabija metnini yoganın güçlü bir savunması olarak incelemeye almıştır. Dr. Birch incelemeleri sırasında, Hindistan’ın farklı bölgelerinden gelmiş 19 tanık ile görüşerek metnin çeşitli oluşum senaryolarını hazırlamış. Metnin kökeninde ‘Doğu’, ’Güney’ ve ’Kuzey’ olarak üç farklı bölgeye atıfta bulunan nüshalar mevcuttur. ‘Doğu’ nüshasının hazırlanmış en eski nüsha olduğu anlaşılmıştır. Temel nedeni, Güney ve Kuzey nüshaları daha çok yayılmış ve biliniyor olmasına rağmen Doğu nüshasının yapısal ve içerik olarak daha tutarlı olmasıdır. İlk ve en eski nüsha olarak görünen Doğu nüshasındaki metin içerikleri sonradan hazırlanmış Güney ve Kuzey nüshalarında değiştirilerek dönemine göre tekrarlanmış gözükmektedir. Erken dönem yazılı kaynaklarına göre, metnin Doğu nüshası 14.yy‘dan önce hazırlanmıştır. Bu nedenle Dr. Birch, Doğu nüshasını temel alarak Hatha Yoga’yı incelemiştir. Doğu metni, iki ruh arasındaki diyalog olarak yazılmıştır; bu iki ruh dişil ruh Devi ve eril ruh Şiva’dır.** 145 bölümden oluşan metin, özellikle tantrik gelenekteki yaygın bir anlatım biçimine sahiptir. Peki günümüze kadar derinlerde saklanmış bu metinde nelerden bahsediliyor? Yogada uygulama tekniklerine detaylıca yer veren birçok Hatha Yoga metninin aksine Yogabijna, daha teorik bir yaklaşım sunar. Açılış bölümünde yoganın ruhani savunmasından bahseder; Śaivite tantrik geleneğine göre bu yolun nihai amacı, bireyi dünyanın kurgulanmış şartlarına bağlayan ve farkındalığını önleyen ‘hataları’ kaldırarak aydınlanmış hale getirmektir. Aydınlanma arayanlar için, farkındalık ve onun sonucu olan özgürlük, bilgiden doğar. Monistik dünya görüşüne göre (Her şeyin temelde aynı tek özden meydana geldiğini ileri süren felsefi görüş); maddi dünya nihai gerçekliğin aldatıcı bir tezahürü olarak kabul edilir, o halde yoga gibi maddi dünyadaki eylemler kurtuluşa nasıl elverişli olabilir? Bu soru, yaratıcı dişil ruh Devi’nin, eril ruh Siva’ya sunduğu tartışmanın temelidir. Bu noktada metinde meditasyona atıfta bulunulsa da, henüz yoganın bir parçası olarak gösterilmiyor. Ancak birkaç yüzyıl sonraki metinlerde meditasyon, kurtarıcı bilgiye giden yolun önemli bir parçası olarak sunuluyor. Metnin ilerleyen bölümünde Śiva, bedenin ‘yoga ateşi’ ile pişmesini anlatıyor. Pişmemiş bir beden uyuşuk ve acı çekerken, pişmiş bedenin uyuşukluk ve acıdan arınıp özgürleştiğini savunuyor. Pişmemiş bir bedene sahip meditasyon uygulayıcısı, duyularını meditasyon yoluyla sınırlamayı başarsa bile, diğer rahatsızlıklara (soğuk, sıcak, hastalık vb.) maruz kalmaya devam ettiği için duyularının kontrolü altında kalır. Nefesini tamamen kontrol etmedikçe, zihin acı içinde kalacaktır ve kişi ölüm sırasında her ne düşünüyorsa, yeniden doğuşunun sebebi o düşünce olacaktır - O halde meditasyon tek başına kişiyi hatalardan ve yeniden doğuştan kurtarıp nasıl özgürlüğe götürebilir? Bu tartışma bizleri metnin son bölümlerine getiriyor. Son bölümlerde Yoganın başarısını, kişinin kendini (bedenini, zihnini ve duyularını) kontrol altına alarak karmasını temizlemesine ve buna bağlı olarak yeniden doğuştan kurtulmak olarak açıklıyor. Devi ve Şiva, ruhani bilginin tek başına neden yeterli olmadığını tartışıyor. Yalnızca sahip olunan bir ‘kılıçla’ zafere ulaşmak mümkün gözükmüyor, çünkü zafer olması için savaş ve cesaret gereklidir. Ne tek başına yoga ne de ruhani bilgi bu kurtuluş için yeterlidir – ‘yoga olmadan bilgi kurtuluşa götürmez ve bilgi olmadan da yoga ile zafere ulaşılamaz’. Ancak bir fark var ki yalnızca yaşam boyu yoga yoluyla bilgi edinilir, bilgi yoluyla elde edilen yoga ise yüzlerce yaşama ulaşır (59.-63. dizeler). Nihayet 78. dizede Devi, Śiva’dan yoga öğretilerini istemek üzere yeterince ikna olur.

*Dr. Graham Burns tarafından yazılan metnin özgün hali : https://sanskritreadingroom.wordpress.com/2019/11/06/yogabija-a-robust-defence-of-yoga-with-jason-birch/
**Dişil ruh Devi ve Eril ruh Şiva: Vurgulanan dişi ve eril ruhlar günümüzdeki kadın ve erkek anlamında değildir. Her kişide dişil ve eril ruh mevcuttur. Tantrik geleneğe göre dişi ruh; yaratan, yıkan, dönüştüren, durmayan, sürekli hareket halinde olan enerjidir. Eril ruh yani Şiva ise; durağan, hareket etmeyen ancak bütün hareketin özünü oluşturan kaynak enerjidir.
Comentários